24 Aralık 2010 Cuma

Jön Türk Devrimi - Doç.Dr.Odile Moreau (Alıntı)

Jön türk devriminin öncesi
Fransız Devriminin 100. yılında, Mayıs 1889'da, Jön Türk hareketi Askerî Tıbbiye'de gizlice İttihad-ı Osmanî Cemiyetini kurdu. 1894'te de İttihad ve Terakki adını aldı. İkinci Abdülhamid'm mutlakıyetine karşı, bazen gizlice bazen de sürgünde muhalefetlerine devam ettiler. Osmanlı İrnparatorluğu'nu kurtarmak için, Meşrutiyet rejimini yeniden kurmak ve 1876 Anayasasını tekrar yürürlüğe koymak istiyorlardı. Ama Meşrutiyet tarzındaki bir idare İmparatorluğun bütün sorunlarına çözüm getiremezdi. İdeolojik bakımdan Jön Türkler, Osmanlı İmparatorluğu'nun bütünlüğünün korunması ve tebaanın bu bütünlüğe eklemlenmesi amacıyla Osmanlıcılığı benimsemişlerdi. Bu sebeple 1890'ın başlarında İttihad-ı Osmani Cemiyet'inin adı, İttihad ve Terakki Cemiyeti olarak değiştirildi. Fakat îttihad ve Terakki Cemiyeti'nde çok çeşitli ideolojik akımlar yer almaktaydı ve bunlar arasında anlaşmazlıklar çıkıyordu. Fakat bütün bu ideolojilerin arkaplanında ortak olan, Osmanlı devletini kurtarma fikriydi . 1902 yılında Paris'te gerçekleşen Jön Türk hareketinin kongresinden 1908 Jön Türk Devrimine kadar, İttihad ve Terakki Cemiyeti ve onun milliyetçi kanadı anti emperyalist eğilimleri güçlendirmiştir. 1908 Jön Türk Devriminin hazırlanması için bu anti emperyalist temalar çok geniş bir şekilde kullanılmış, Osmanlı İmparatorluğunun bölünmesini engellemek amacıyla Genç subaylar ve Müslüman kitlelerle bir bağ kurulmaya çalışılmıştır. Makedonya'yı Avrupa güdümünde yönetmeye yönelik karara şiddetle karşı gelinmişti. 20. yüzyılın başında, Makedonya sorunu Osmanlı İmparatorluğu'nun en karmaşık problemlerinden biri olmuştu2. Makedonya, Harbiye mezunu genç mektepli subayların ulusçu bir okulu haline gelmişti3. Daha doğrusu, anti emperyalist olarak adlandırdığımız hareket 1905-1906'dan sonra Selanik-Manastır'da doğan ve tam olarak İttihad ve Terakki diye nitelenen harekettir. Makedonya üzerindeki Avrupa baskıları ve Abdülhamid hükümetinin Makedonya sorununu çözmekteki zaafıyeti, ayaklanmaları bastırmakla görevli genç subaylar tarafından son derece kötü algılanmaktaydı.
Rusya'da mutlakiyet rejimi sarsılmaya başlamış ve 19O5'te meşrutiyetçi devrim patlak vermişti. İran ve Çin'deki meşrutiyetçi hareketler de aynı zamana tekabül ediyordu. Zaten, 1906'da Rusya ve İran'da meşrutî rejimler ilân edilmişti. Tabii, bu meşrutî gelişmeler Osmanlıları da derinden etkilemiştir.
1905'te Rus-Japon savaşı küresel etki (global moment), bakımından son derece önemli bir âna tekabül etmekteydi. Bu olay Asya'nın uyanışını sımgeleştiriyordu. Japonya, Rusya'yı karada ve denizde yendi. Japonya'nın savaştaki üstünlüğü Avrupa'da çeşitli yorumlara neden oldu.
Bu zafer değişik bakış açılarından okunuyordu. Avrupa merkezli okumaya göre Japonya'nın bu zaferi Avrupalılaşmadan gelen reformların etkisi sayesinde olmuştu. Bu başarılar Avrupa'dan ihraç edilen silah ve tekniklerin tasvip edilmesine bağlanıyordu. Fakat, bir başka açıdan Japonya'nın bu zaferi bir ruh haletinin zaferi olarak değerlendirilmişti. Avrupa karşıtı bir gücün zaferiydi bu. Simgesel belleklerde XX. Yüzyıl başında emperyalist Avrupa'ya karşı harekete geçmede diğer toplumlara da cesaret vermişti. Rus-Japon savaşından sonra dünya düzeninin Panıslâmcı vizyonu,Avrupa dayanışması hayalinin
enternasyonalleşmesini daha da geliştirdi ve gerçekçi bir Panislâmcı dayanışmanın formüle edilmesine yol açtı. 1905'te Avrupa emperyalizminin mağlup olması ve Japonya zaferi Jön Türkler için çok büyük bir umut yaratmıştır. Dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesini engellemek amacıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu "Orta Doğulu bir Japonya" haline getirmek amacıyla, Japonya Jön Türklere örnek bir ülke olmuştu. Osmanlı Devletinin gücünü yeniden tesis etmek için ve ülkeyi Avrupa emperyalizminin doyumsuz İştihasından korumak için Jön Türkler harekete geçmişlerdi.
Jön Türk politikalarındaki Militarizm, bütünlüğün ve birliğin korunması    için    hareket   ettirici   bir   güçtü.    Bu   yüzden   Osmanlı
İmparatorluğu'nun köklü değişimlerinin aktörleri olmuşlardı. Nitekim 1908 Jön Türk Devrimiyle Milli Ordunun temeli atıldı ve millete dayanan ordunun eski düzenine son verildi7.1908'den sonra ordu ve politika ilişkisi yeniden gündeme gelen bir sorundur ve her iki taraf birbiriyle vaat yarışma girmiştir. Özellikle Trablusgarp ve Balkan savaşlarından sonra Osmanlı devleti sürekli baskı altındadır.
Jön türk devriminden sonra
1908 Jön Türk Devriminden sonra, İttihad ve Terakki Cemiyeti Avrupa'dan bir tanınma bekliyordu ama beklenti boşunaydı. Avrupa İttihad ve Terakki'nın anti emperyalist söylemlerine karşı soğuk davranmıştır. İkinci Meşrutiyetin ilk hükümet programında Makedonya'nın Avrupa güdümündeki yönetimine tamamen karşı olunması ve kapitülasyonların lağvedilmesi maddesi Avrupa'nın tepkisine yol açmaktaydı.
1908 Ekim başında, Avusturya-Macaristan tek yanlı olarak Bosna-Hersek'i ilhak etmişti. Jön Türkler bunu resmen protesto ettiler ve Avusturya-Macaristan imparatorluğuna karşı ekonomik bir boykot ilân edildi . Bulgaristan bağımsızlığına kavuşmuştu, fakat buna karşı hiçbir şey yapılmadı. Yunanistan da Girit propagandasına başlamıştı. İngiltere'nin de, daha ilk haftada -İttihad ve Terraki'nin bu özgürlükçü davranışı Mısır ve Hindistan'ı etkileyeceği için- İttihat ve Terakki'ye karşı olduğu biliniyordu.
Jön Türkler kendi ifadelerinde emperyalizmden nefret ettiklerini söylemekteydiler, gelgelelim realpolitik bakımdan büyük bir gücün himayesine ihtiyaç duyuyorlardı. Fakat onların ideolojik fikirleri ve özellikle antı-emperyalist söylemleri realpolitik konumlarıyla zıtlık teşkil ediyordu10. İttifak için birinci seçim olarak İngiltere'ye başvurdular. Fakat Sir Edward Grey "Orta Doğulu Japonya"yla bu ittifak projesini reddetti. Osmanlı İmparatorluğu ve Almanya'nın   ortak bir düşmanı -Rusya- vardı. İkinci seçim olarak, Ağustos 1908'te İttihad ve Terakki Almanya'yla temas kurdu. Fakat Wilhelm II, Avusturya-Macaristan ve İtalya müttefiklerinden dolayı, Osmanlı bütünlüğünü garanti edemezdi.
İslamcı kesim Batılılaşma karşıtlığının bir sonucu olarak İttihad ve Terakki Cemiyeti'ne karşı "31 Mart Vak'ası" (13 Nisan 1909) olarak tarihe geçen ayaklanmayı hazırladı11. Orduya büyük bir fesat karışmıştı. İstanbul'daki Birinci Ordu birlikleri isyancı eylemlere başladı. 13 Nisan sabahı, isyancılar kendi subaylarını tutukladılar. İsyancılar Şeriat yasasının kurulmasını talep ediyorlardı. Ama Selanik'te bulunan Üçüncü Ordu bu gelişmeleri kabul edilemez buldu. İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin çağrılması üzerine İkinci ve Üçüncü Ordular İstanbul'a yöneldiler. 16 Nisan gecesinde başlayan bu olay orduda ikinci büyük karışıklığı yarattı12. Hafif çatışmalardan sonra Üçüncü Ordu yönetimi aldı. Fakat gerçek iktidar İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin elinde olacaktı. İsyandan sonra sıkıyönetim ilân edildi ve isyancılar askerî mahkemede yargılandı13. 31 Mart'tan sonra yüzlerce kişi tutuklanmıştı. Çoğu paşa rütbesinde olan 139 kişi mahkemeye çıkarılmadan sürgüne gönderildi14. 27 Nisan'da, II. Abdülhamid tahtan indirildi, Selânik'e sürgün edildi. Onun yerine kardeşi Mehmed Reşad geçti.
1908 Jön Türk Devriminden sonra anti emperyalist temalar, emperyalizme karşı direniş düşüncesini oldukça genişletti ve İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin ideolojisinin en mühim teması arasında yer aldı. Osmanlı İmparatorluğu hinterlandında çok büyük bir karmaşa yaşanmaktaydı. Savaşlar birbiri ardınca patlak veriyordu. 1911-1912'de İtalyanlar Trablusgarb'a savaş açtılar. Ondan sonra, Birinci ve İkinci Balkan Savaşları 1912 ve 1913'te devam etti. Bütün bu savaşlar Avrupa'da çok ciddi şüpheler uyandırdı. Böyle bir durumda Avrupa'dan gelen reform tekliflerine nasıl güvenilebilirdi? Avrupa emperyalizmi doğrudan doğruya ciddi bir tehlike oluşturuyordu. Aynı zamanda bu karmaşık durum Avrupa'ya karşı bir nefret uyandırmaktaydı. Avrupalılar, müdahalelerini meşrulaştırmak için öne, kendi başına yenileşmeye muktedir olamadığı gerekçesiyle Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü tezini ileri sürüyorlardı. İttihad ve Terakki o zaman, bu iddialara göğüs germek      amacıyla      Avrupalı      oryantalistlerin      girişimlerini      ve nesnelleştirilmiş bir doğuya yönelik çarpık bakışlarını kökten reddederek çok sert bir tutum takındı.
Jön Türkler ve Emperyalizme Karşı Direnen Gizli Örgütler
Doç.Dr. Odile Moreau / Montpellier III Üniversitesi Paris
Kaynak : Doğu-Batı Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MOĞOLLAR-SARI TEHLİKE

https://drive.google.com/file/d/1jbosXfTm3SLJgWd7SQDw878MnXWq2jmC/view?usp=share_link