20 Aralık 2010 Pazartesi

Prof.Dr.Bülent Tanör - 4 (Alıntı)

Bülent Tanör

Ulusal demokrasinin ideolojisi ulusal egemenlik, ana kurumu da TBMM’dir. Daha bu kurumun adından, demokrasi yönündeki devrimci değişmeyi yakalamak mümkündür : TBMM. O zamana kadar ülke hanedan adıyla anılırken şimdi bir halkın yurdu anlamına gelen sözcükle (“Türkiye”) adlandırılıyor, meclisinin ismi de bu yönde değişiyordu. İkincisi, meclise yüklenen yeni bir sıfat (“Büyük”), bu organın demokratik mertebesinin yükselişini ifade ediyordu. Nihayet o zamana kadar, resmi anayasa dilinde pek geçmeyen “Meclis” ve “Millet” sözcükleri (Osmanlıda Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan) yeni demokratik atılımın simgeleri olarak yerlerini alıyorlardı. Üstelik ayana da artık yer yoktu.
TBMM, kuruluşu, yetkileri, işleyişi, toplumsal ve siyasal oluşumu bakımından da demokratik özellikler sunmaktadır.
Kuruluş tarzı bakımından dikkati çeken ilk husus, TBMM’nin bütün üyelerinin seçimle belirlenmiş olmasıdır. TBMM’de seçim dışı, aristokratik ya da ayan tarzı temsilciliğe yer yoktur. Meclis atanmışların değil, seçilmişlerin demokratik meclisidir.
Seçim de birtakım özellikler gösterir. Bir kere, Osmanlı klasiğindeki gibi burada da sınırlı oy sistemi vardır, yani belli bir servet sahibi olanlar (ve erkekler) seçim olayına katılabilmektedir. TBMM için yapılan özel ve ek seçimde partiler yoktur. Seçimlere ağırlığını koyan bir örgüt vardır : Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti. Ancak bu bir siyasal parti ya da siyasal örgüt değil, sonraları başka ülkeler için kullanılacak bir deyimle “ulusal kurtuluş cephesi” benzeri bir kuruluştur.
Yetkileri açısından da TBMM, demokratik ve yetkin bir organ durumundadır. Kuvvetler birliği ve meclis hükümeti sistemi geçerlidir. Öyle ki meclis yasama ve yürütme yetkilerinin yanısıra yargılama yetkisine de sahiptir (İstiklal Mahkemeleri). Ulusun gerçek ve tek temsilcisidir. Dahası, “selahiyet-i fevkalade-i haiz”[1] olarak toplanan meclis, kurucu iktidar durumundadır. Bu yetki ve sıfatıyla devleti kurmak ve anayasasını yapmak yetkisini de üstlenmiştir.
İşleyiş de bu demokratik ilkelere uygunluk göstermiştir. Serbest tartışma ve özgür karar alma bakımından hiçbir Osmanlı meclisiyle karşılaştırılamayacak bir demokratik ortam vardır. En kritik günlerde bile meclis, hükümeti ve savaş yönetimini eleştirip, denetleyebilmiştir. Başkumandanlık Kanunu ile tanınacak olağanüstü yetkilerin verilmesi işi geniş tartışmalara konu olmuştur. Her bir uzatma işlemi de aynı şekilde cereyan etmiştir.
Muhalefet olgusu da demokratikliğin bir göstergesidir. Olağanüstü savaş koşullarının varlığı, mecliste çok farklı tavırların oluşmasını ve muhalefet saflarının doğumunu engellememiştir. Birinci TBMM’nin işleyişindeki demokratiklik, büyük çapta bundan ve özellikle de “ikinci grup”un varlığından kaynaklanıyordu.
Toplumsal ve siyasal oluşumu bakımından TBMM, Osmanlı meclislerine oranla daha demokratiktir. Saraya bağımlı, aristokratik (âyan) ya da teslimiyetçi ve işbirlikçi unsurlar (Hürriyet ve İtilaf vb.) temsil dışıdır. Meclise, ulusal ve demokratik eğilimli orta sınıf insanlar egemendir (aydınlar, eşraf, serbest meslek sahipleri, din adamları, toprak sahipleri vb.). Bunlar Yerel Kongre İktidarları’ndan itibaren siyasete ağırlıklarını koymuşlardı. TBMM; geleneksel Osmanlı egemen sınıflarının siyasetten uzaklaşmasına, ulusal burjuva unsurların yükselişine sahne olmaktadır. Siyasal ve ideolojik açıdan da meclis, o dönem var olan belli başlı eğilimleri bünyesinde toplamıştır; bu açıdan da bir “mozaik” görünümündedir (radikal milliyetçiler, liberal meşrutiyetçiler, dinci Muhafazakârlar, İttihatçılar, Sosyalizm ve hatta Bolşevizm sempatizanları vb.)...
Kaynak : Türkiye’de Yerel Kongre İktidarları, Yapı Kredi Yayınları


[1] Olağanüstü yetkilere sahip

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

NOSTALJİ TRAMVAYI

 https://drive.google.com/file/d/1qM_toJSEyyeQWY_YLvdyaVBHZHWDll7p/view?usp=drive_link