20 Aralık 2010 Pazartesi

Fransız İnsan Hakları Bildirisi (Alıntı)

26 Ağustos 1789, Paris

Başlangıç:
Milli Meclis halinde toplanan Fransız halkının temsilcileri, halkı mutsuz kılan ve
hükümetlerin bozulmasına yol açan nedenlerin, insan haklarını bilmeme, unutma ve hor
görme olduğu göz önünde tutularak, insanın tabu ve vazgeçilmez haklarını resmi bir bildiri ile
açıklamaya karar verdiler; ta ki toplumsal bedenin bütün üyelerine her zaman açık olan bu
bildiri onlara hak ve ödevlerini durmadan hatırlatsın, yasama ve yürütme erkinin eylemleri her
an siyasi kurumun amacıyla karşılaştırılarak, daha da saygı görsün; bundan böyle, yurttaşlar
tarafından ileri sürülecek ve bundan sonra tartışma götürmez basit ilkelere dayanacak istek ve şikayetler her zaman Anayasanın korunmasına ve herkesin mutluluğuna yönelsin.
Sonuç olarak Milli Meclis, yüce varlığın önünde ve himayesi altında aşağıdaki “İnsan ve
Yurttaş Hakları”nı tanır ve ilan eder:

Madde 1- İnsanlar hukuk bakımından özgür ve eşit doğar ve öyle kalırlar; toplumsal
ayrılıklar ancak ortak yarara dayanabilir.

Madde 2- Her siyasi topluluğun amacı insanın tabii ve zaman aşımına uğramaz haklarının
korunmasıdır. Bunlar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya direnme haklarıdır.

Madde 3- Her türlü egemenlik ilkesi her şeyden önce milletin kendisindedir, hiçbir kurul,
hiçbir birey açıkça milletten gelmeyen o tarifeyi kullanamaz.

Madde 4- Özgürlük, başkasına zarar vermeyen her şeyi yapabilmeye dayanır. Onun için, her
insanın tabii haklarının sınırı, toplumun başka üyelerine aynı hakları sağlayan sınırlardır. Bu
sınırlar ancak kanun ile belirlenebilir.

Madde 5- Topluma zarar veren eylemler ancak kanun yasaklayabilir. Kanunun yasaklamadığı
hiçbir şeye engel olunamaz ve hiç kimse kanunun emretmediğini yapmağa zorlanamaz.

Madde 6- Kanun genel irademiz ifadesidir; bütün yurttaşlar, şahsen veya temsilcileri
kanalıyla kanunun meydana gelmesine katılması hakkına sahiptirler. Kanun, korurken de
cezalandırır hem de herkes için aynı olmak zorundadır. Bütün yurttaşlar kanun önünde eşit
olduklarından her türlü rütbe, mevki ve işe alınma hakkına eşit olarak sahiptirler; aralarında
erdem ve yeteneklerinden başka hiçbir ayrım yapılmaz.

Madde 7- Hiç kimse kanunda belirtilen haller ve kanunun öngördüğü biçimler dışında
suçlanamaz, tutuklanamaz ve alıkonamaz. Keyfi emirler verilmesini isteyen, bu emirleri
veren, uygulayan veya uygulattıran kimseler cezalandırılırlar; ama kanunun uygun olarak
çağrılan veya yakalanan her yurttaş hemen boyun eğmek zorundadır. Direnirse suç işlemiş
olur.

Madde 8- Kanun ancak açık ve kesin surette gerekli olan cezalar koyar ve ilan edilerek
usulüne göre uygulanan bir kanun uyarınca cezalandırabilir.


Madde 9- Her insan suçlu olduğu açıklanıncaya kadar suçsuz sayılır. Tutuklanması
gerekiyorsa, kaçmamasını sağlamak için yapılması zorunlu olmayan her türlü şiddet eylemi
kanun tarafından ağır şekilde cezalandırılır.

Madde 10- Hiç kimse, dini bile olsa, kanılarından ötürü rahatsız edilmemelidir; elverir ki
onların açığı vurulması kanunca sağlanan kamu düzenini sarsmasın.

Madde 11- Düşünce ve kanıların başkalarına serbestçe aktarılması insanın en değerli
haklarındadır. Her yurttaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ve bunları bastırabilir. Yalnız kanun
tarafından belirlenen hallerde, bu özgürlüğün kötüye kullanılmasından sorumludur.

Madde 12- İnsan ve yurttaş haklarının güvence altına alınması bir konu gücünün varlığını
zorunlu kılar; bu göz, onu ellerinde tutanların özel çıkarları için değil, genel yarar için
kurulmuştur.

Madde 13- Kamu gücünün devamı ve idarenin giderleri için ortak bir vergi kaçınılmazdır; bu
vergi, yurttaşlardan yetenekleri ile orantılı olarak eşitçe alınmalıdır.

Madde 14- Bütün yurttaşlar, gerek kendileri gerek temsilcileri kanalıyla genel vergilerin
gerekliliğini ortaya koymak, bunlara serbestçe rıza göstermek, nasıl kullanıldığını izlemek,
miktarını, matrahını, toplanışını ve süresini belirlemek hakkına sahiptirler.

Madde 15- Toplum, idare teşkilatının her üyesinden hesap sormak hakkına sahiptir.

Madde 16- Hakların güvence altına alınması sağlanmamış, kuvvetlerin ayrılığı belirlenmemiş
olan toplumların anayasaları yok demektir.

Madde 17- Mülkiyet dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğu için, kanun tarafından belirlenen
kamu hizmetleri açıkça gerektirmedikçe, adaletli ve peşin bir tazminat ödenmedikçe, hiç
kimse bu haktan yoksun bırakılamaz.


Kaynak: Meydan Larousse, c.b. s.340

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MOĞOLLAR-SARI TEHLİKE

https://drive.google.com/file/d/1jbosXfTm3SLJgWd7SQDw878MnXWq2jmC/view?usp=share_link