Nüvelerin Oluşması
“…Ordu birbirinden farklı üç gruba, ayrılabilir. Önce Enver Paşa'nın artarda giriştiği temizlik hareketlerinden sonra da ayakta kalmayı başarabilmiş, Osmanlı bürokrasisine bağlı eski kuşaktan paşalar sözkonusudur. Bunlar İstanbul'daki hükümetlere bağlı kalmakla birlikte padişahlık rejiminin milliyetçilere karşı giriştiği mücadeleye çekimser kalacaklar, sonunda ise Ankara hükümetiyle ittifaka gireceklerdir.
İkinci bir grup İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne, daha çok da Enver Paşa'ya bağlı subaylardır. Enver Paşa'nın Türk siyaset hayatından yok olup gitmesi bunlar için çok ağır bir darbe olacaktır. Aradan birkaç gün geçmeden İttihat ve Terakki Cemiyetinin de dağılması bu yokluğu bir kat daha vurgulayacaktır. Suçu sırtına yükleyecek abalılar arayan burjuvazi, İttihat ve Terakki iktidarından arda kalanlar üstüne yüklenecek ve onların savaş suçlusu olarak yargılanmalarını isteyecektir. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin güttüğü siyasetten büyük çapta zarar görmüş olan eşrafa gelince, «İttihatçılığa» bulaştığından kuşkulanılan hiç bir subayla güç birliğine girmeye yanaşmayacaktır. Gerici propaganda bütün milliyetçileri suçlamak için İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni yeniden kurma teşebbüslerinden yararlanacaktır. Milliyetçilere gelince «İttihatçı» her teşebbüsü reddederek bu konuda resmî taahhütlerde bulunmak zorunda kalacaklardır. İşte bu durumda, İttihat ve Terakki Cemiyeti'yle ilişkisi olduğu bilinen subaylar, mücadeleye etkin olarak katıldıkları halde, kendilerini açığa vuramayacaklar ve ister istemezı hareketin sırabaşı olan önderlerin gölgesinde kalmak zorunluluğunu duyacaklardır.
Geriye bir de, 1918 yılına kadar kendilerini faal siyasal hayatın dışında tutmayı bilmiş ya da olayların zoruyla bu duruma itilmiş genç subaylar kalır. Bunlar milliyetçi mücadelenin nüvesini oluşturmaya çağrılan, tarih sahnesine yeni çıkmış insanlardır. Bunlar arasında, askeri rütbe açısından en yüksek mevkiye sahip olanı, Birinci Dünya Savaşı sırasındaki meslek hayatı en büyük başarılarla süslü olan ve İttihat ve Terakki Cemiyetinin siyasal oyunlarına en az adı karışmış bulunan Mustafa Kemal Paşa'ydı. Böylece Türk ulusal devriminin lider kişisi bu dönemdeki mevcut güçlerin bir bileşkesi olarak ortaya çıkar…”
Kaynak : Stephanos Yerasimos; Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye; Belge Yayınları, İstanbul 1980; s.28-29
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder