31 Aralık 2010 Cuma

Kanuni ve V.Karl Unvanları (Alıntı)


Kanuni Sultan Süleyman

“Ben ki sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allahın yeryüzündeki gölgesi Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Azerbaycanın ve Şamın ve Halep'in ve Mısırın ve Mekke ve Medine'nin ve Kudüsün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Hanım…”


Karl V

“Tanrının inayeti, Roma İmparatoru, imparatorluğun bütün zamanlarının, Almanya’nın kralı, Kastilya ve Aragon, Leon, her iki Sicilya, Kudüs, Macaristan, Dalmaçya, Hırvatistan, Navarra, Granada, Toledo, Valencia, Sardunya, Cebelitarık, Kanarya ve Hint Adaları, Ozan denizinin kara parçaları, Avusturya arşidükü, Burgundia, Lothringen, Brabant, Steiermark, Körnten, Limburg, Tirol, Athen, Wrüttenberg dükü, Habsburg, Flandern , Tirol kontu, Alsas’daki eyalet kontu, Burgau bölge kontu ve Kutsal Roma İmparatorluğu Schwaben dükü...”

Osmanlı-Portekiz Çatışması Kronolojisi (Tuğrul Yakarçelik)






1498
Vasko De Gama’nın Hindistan’a ulaşması


1501
İlk Portekiz karabiber sevkiyatının Lizbon’a varışı
1502
Venediklerin Mısır’a elçi yollayarak Memluk Sultanı’nı Portekiz tehlikesine karşı uyarmaları



Memluk Sultanı’nın, Gücerat ve Kalikut hükümdarlarını “Portekizlilere karşı pazarın kapatılması yolunda” uyarması




1503
Kızıldeniz’de ilk Portekiz filosunun görünmesi
1508
Memluk filosunun Cochin yakınlarında Chaul’da Portekiz’e karşı bir baskın düzenlemesi
1507
Portekiz’in Aden körfezi ağzında, Kızıldeniz’in ağzına yakın Sokotra’yı ele geçirmesi
1509
Tüfek ve top kullanabilen ve “Rumi” olarak adlandırılan Türkmen birliklerinin bölgeye gönderilmesi
1509
Portekiz’in Chaul baskınına karşı saldırıya geçerek, Memluk filosunu yenmesi
1510
Memluk Sultanı Kansu Gavri’nin II.Bayazıd’dan “donanma malzemesi ve ustası” istemesi; yardımın gönderilmesi ancak Akdeniz’de Portekiz’le uzlaşan Rodos Şövalyelerinin bu konvoyu imha etmesi
1510
Portekiz’in Goa’yı ele geçirmesi
Portekiz istihbaratının Osmanlıların Memluklulara yaptığı yardım konusunda Lizbon’a raporlar göndermesi
1513
Kamaran Adasındaki üssün kurulmasının, Osmanlılar ve Memlukların yanısıra Safevi ticaretini de olumsuz yönde etkilemesi
1513
Kızıldeniz’deki Kamaran Adasında Portekiz üssünün kuruluşu
Portekiz amirali Alfonso de Albuquerque’in “Rumi birliklerinin yok edilene kadar Portekiz’e rahat yüzü olmadığını” hükümetine bildirmesi
1515
30 Eylül’de Selman Reis komutasındaki donanmanın Süveyş’den ayrılması (19 gemi); Kamaran Adasında kale yapımının uzun sürmesi ve Memluk komutanının Yemen ve Aden’i zaptedememesi
1515
Portekiz’in İran Şahı ile anlaşması, “ateşli silahlara karşılık” Portekiz’in rahat bırakılması
1516
(26 Ağustos) Osmanlıların Mısır’ı fethi haberinin ulaşması üzerine Selman Reis’in Cidde’ye dönerek Osmanlı hizmetine girmesi


1517
(Şubat) Mekke Şerifi ‘nin Osmanlı hakimiyetini tanıması ve şehirdeki Memluk valisini öldürtmesi
Osmanlıların Mekke’ye bir vali ataması ve Şerifle Vali arasında 90.000 altınlık gelirin bölüşülmesi konusunda gerginlik çıkması
1517
Mekke’deki idamdan iki sonra Soeres komutasındaki Portekiz filosunun Cidde önlerine gelmesi ancak Selman Reis’in topçusu karşısında geri çekilmesi

Selim I’in Gücerat Sultanıyla ilişki kurması


1524
Mısır’da Ahmet Paşa isyanı, Osmanlı Sadrazamı İbrahim Paşa’nın bölgeye gelerek isyanı bastırması


1525
Selman Reis komutasındaki donanmanın  Yemen ve Aden’e doğru yelken açması
1525
Portekiz’in Hıristiyan Habeş Krallığı ile ittifak yapması
1531

1530-31
Portekiz’in Diu’yu kuşatması

Selman’ın ölümünden sonra yerine geçen yeğeni Mustafa’nın Diu’yu kurtarması


1538

1538
Portekiz’in bir kez daha Diu’yu kuşatması

(4 Eylül) Süleyman Paşa komutasındaki Osmanlı filosunun Diu’ya ulaşması ancak güçlü bir Portekiz filosunun bölgeye yaklaşmasıyla geri çekilmesi




1540
Kızıldeniz harekatı : Suakin’i yerle bir edip, Kusayr’ı yakıp ve Süveyş’e kadar sokulmaları
1541
Osmanlıların Macaristan’ı ele geçirmesi,


1546
Osmanlıların Basra’ya çıkmaları ve bir burayı bir beylerbeylik haline getirmeleri




1540-1546
Aden’in yeniden Portekiz’lilerce ele geçirilmesi
1547
Piri Reis’in Aden’i geri alması, Maskat ve Hürmüz’ü ele geçiren Portekiz’e karşı mücadeleye başlaması; yenilerek Basra’ya çekilmesi


1553
Seydi Ali Reis’in Basra’dan Hürmüz’e seferi; fırtına sonucu Hindistan’a sürüklenmesi




1554
Osmanlı filosunun Körfez’de yenilgiye uğratılması
1568
Akdeniz ile Kızıldeniz arasına bir kanal açma fikrinin doğuşu


1571
Lepanto (İnebahtı) bozgunu


1578-1606
Osmanlıların Avrupa ve İran ile mücadelesi


1585-1586
Mir Ali Bey’in Afrika’nın doğu kıyılarına sefer düzenlemesi, Mogadişu-Mombasa kıyılarını Osmanlılara bağlaması




1588
Portekiz’in Mir Ali’ye karşı seferi ve bu kıyıları geri alışı


Zaman zaman değişen ittifaklar


  • Osmanlı- Gücerat- Açi ittifakı
  • Portekiz-Habeşistan İttifakı
  • Osmanlı-Venedik ittifakı
  • Portekiz-Safevi ittifakı
  • Kaynak : Prof.Dr.Halil İnalcık; Osmanlı Sosyal ve Ekonomik Tarihi; Eren Yayıncılık

Kırım Savaşı Üzerine Üç Metin (Alıntı)


Kırım Savaşı Üzerine Farklı Metinler

Metin 1

“....Rusya boş durmuyor, Osmanlı Devleti üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için plan hazırlıyordu. Osmanlı Devleti’ne karşı uygulayacağı politikada tek engelin İngiltere olduğuna inanıyordu. İngiltere ile Osmanlı Devleti’nin topraklarını paylaşmayı önerdi ancak İngiltere Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünden yana olduğu için bu teklifi reddetti. Bunun üzerine Rusya tek başına harekete geçti. “Kutsal Yerler” sorununu gündeme getirdi. İstanbul’a bir elçi göndererek Ortodoks kilisenin kutsal yerlerle ilgili isteklerinin onaylanmasını istedi. Bu isteğe olumlu cevap alınca, ayrıca Osmanlı sınırları içindeki bütün Ortodoksların Rusya tarafından himaye edilmesi gerektiğini bildirdi. Bu istek Osmanlı Devleti’nin bağımsızlığına ve egemenlik haklarına aykırı olduğu için kabul edilmedi. Rusya ile Osmanlı Devleti’nin münasebetleri kesildi.
Rusya’nın bu tutumu, İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti yanında yer almalarına sebep oldu. İngiltere ve Fransa donanması, Çanakkale Boğazı açıklarında demir atıp, gelişmeleri yakından izlemeye başladı.
O sırada Rusya’nın Eflak-Boğdan’ı işgal etmesi yeni bir savaşın başlangıcıydı. Osmanlı Devleti Rusya’ya bir ultimatom vererek, Eflak-Boğdan’ı boşaltmasını istedi. Bu istek kabul edilmeyince Rusya’ya savaş ilan edildi (1853). Savaş başlayınca, İngiltere ve Fransa donanması, İstanbul önlerine geldi. Bu olaydan kısa bir süre sonra Rus donanması Sinop’a baskın yapıp hem Osmanlı donanmasını, hem de Sinop şehrini tahrip etti. İngiltere ve Fransa donanması İstanbul’da iken meydana gelen bu olay, bu devletlere karşı bir meydan okumaydı.
İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti ile bir ittifak anlaşması imzalayıp Rusya’ya savaş ilan ettiler (1854).”

Kaynak :
Tarih 2 Ders Kitabı; Prof.Dr.Kazım Yaşar Kopraman ve diğerleri; MEB yay,Ankara 1994, s63


Metin 2 :

“...1829 Anlaşması ile Eflak-Boğdan’ın özerkliğini sağlayan Rusya, aynı anlaşmanın diğer bir maddesine göre Tuna eyaletleri ile denizden ve karadan ticaret yapma hakkını elde etti. Bundan yararlanan Rusya, kısa bir sürede Tuna deltası ticaretini kontrol etmeye başladı ve bu avantajını, Tuna deltasından Avrupa marketlerine buğday ihracatını engellemek ve bunun yerine Odesa ve Taganrog gibi Karadeniz’e kıyısı olan limanlardaki ticareti geliştirmek için kullandı. Ama bu Tuna vilayetlerinin buğday ihracatındaki rolünü azaltmadı. Edirne Anlaşması’na göre , hem Eflak  hem de Boğdan buğdaylarını istedikleri ülkelere istedikleri fiyata satma hakkı elde etmişlerdi. Bununla birlikte, Rusya buğday satışında hala Tuna vilayetleri ile başa baş gidiyordu. 1832-40 yılları arasında, Rusya’nın buğday ihracatı %56 artmıştı ve alıcılarının başında da İngiltere gelmekteydi. Rusya için son derece olumlu olan bu tablo, İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan ve İngiliz mallarına uygulanan gümrük vergilerini yüzde üç düşüren 1838 Balta Limanı Anlaşması ile değişmeye başladı. Bu anlaşmadan sonra, İngiltere buğday ihtiyacını, yüksek vergili Rusya yerine, düşük vergilerin uygulandığı Osmanlı Devleti’nden veya onun Balkan eyaletlerinden sağlamaya başladı. İşte bu noktada Eflak ve Boğdan, Rusya için daha da önemli bir hale geldi...”

Kaynak :
Kezban Acar; Resimlerle Rusya, Savaşlar ve Türkler; Nobel Yayınları; İstanbul 2004; s14


Metin 3 :
“...Sinop’ta yakılan Osmanlı donanmasından kurtulan bir buharlı geminin, haberi üzerine İngiliz ve Fransız elçililikleri durumu Londra ve Paris’e bildirdiler. Artık onların isteği olmuştu, Rusya’ya savaş açmak için bahane hazırdı.Ruslar ise Osmanlı Donanmasını yakmalarının sebebini sadece Eflak-Boğdan’daki Ortodoks Osmanlı tebaasının o günlerde Osmanlı yönetiminden gördüğü kötü muamele ve birkaç papazın idamı olarak dünyaya yaydılar. Oysa gölgede kalan sebep, Rus ticaret gemilerinin Osmanlı limanlarında, özellikle de İstanbul’da sadece 15 gün kalmalarına müsaade edilmesiydi- Çok sayıda Rus yelkenli ticaret gemisi limanı tıkadığı, buharlı Fransız ve İngiliz tüccar gemilerinin yükleme boşaltma İşini zorlaştırdığı iddiası ile Osmanlı padişahının nezdine hediyelerle çıkan İngiliz ve Fransız elçileri, Rus gemilerinin 15 günden fazla limanda kalmalarını yasaklayan fermanı sonunda Sultan'a imzalatmışlardı. Çıkarlarının bozulmasına kızan Ruslar, Osmanlı Donanmasını yakınca, İngilizler ve Fransızların işini kolaylaştırmışlardı. Rusya'yı Osmanlı piyasalarından tamamen silmek üzere, uzun menzilli topları olan zırhlı savaş gemilerini yollamak yanında Osmanlı ordusu ile Sıvastapol'a kadar gidip, bu liman kentini bombardımana tuttular. Bu savasın politik sonucu ne olursa olsun, bu bağlamda önemli olan sonucu, Rusların sadece Osmanlı piyasasından çekilmeleri aynı zamanda bütün Akdeniz'de ticaret yapmalarının yasaklanmasıdır. İngiliz ve Fransızların ünlü porselen eşya fabrikaları Rus rekabetinden kurtulma sayesinde o güne kadar yapamadıklarını yapabildiler. Osmanlı saraylarında Rus porselenin yerini İngiliz ve Fransız porselenleri aldı ve Rus usulü yerine artık İngiliz usulü çay içilmeye başlandı. Çin ve Uzakdoğu çaylarını özel olarak harmanlayıp, teneke kutular içinde Osmanlı ülkesine pazarlayan Rusların yerine de İngiliz tüccar1ar, müstemlekelerden getirdikleri çaylarla Osmanlı çay tüketimini karşılamaya çalıştılar. Buna karşılık, yollar kapandığı için, Rusya’da kahve karaborsaya düşmüştü.”
Kaynak :
Prof.Dr.Haydar Kazgan; “Tarih Boyunca Osmanlı-Rus Ticareti ve Sanayi Devrimi Ülkelerinin Ticaret Politikaları”; Türkiye ve Rusya; İstanbul Bilgi Üniversitesi Yay. İstanbul 2003; s38-39

Keşifler Çağı ve Osmanlılar (Düzenleme: Tuğrul Yakarçelik)



A-Yeni Yolların Osmanlılara Etkisi


Yeni yolların bulunması ve Amerika kökenli altının İspanya kanalıyla Avrupa’ya ulaşması deniz yollarının öne çıkarak tarihi kara yollarının önemini yitirmesine neden oldu. Kervan yollarının çevresinde işsiz yığınlar oluşmaya başladı. Birdenbire gelen altının yarattığı en önemli etki fiyatların artışı oldu. Enflasyon artışıyla, doğudaki emsallerine göre çok daha zenginleşen batı tüccarı ucuz hammadde arayışına girdi.
Bu sürecin Osmanlı coğrafyasına etkisi “hammadde verip karşılığında işlenmiş mamul alan bir ülke” konumuna gelmesi oldu.

Zenginleşmiş Avrupa kökenli alıcının Osmanlı piyasasına girmesi fiyatların, hammadde fiyatlarının artmasına neden oldu.

Tablo 1 : Bazı ürünlerin yıllar içinde değişen fiyatları (akçe olarak)

Ürün
1450-1550 arası
1550-1595 arası
buğday
2-3
20-40
koyun
20-30
70-80
demir
3
15
bakır
7
35
pamuklu bez
2
6
yağ
4
20
bal
2
19

Osmanlı ülkesinden yurt dışına çıkarılması yasaklanmış mallara da batılı tüccar tarafından yüksek fiyatlar verilmesi kaçakçılığı teşvik etti. Dış talebin çokluğu, yerli zanaatkarların hammadde sıkıntısı çekmesine neden oldu. Devlet ülke dışına çıkarılacak mallara yeni yasaklar getirdi ancak başarılı olamadı.

Tablo 2 : Yasaklanan ürünler

İhraç yasağı olan ürünler
16.yüzyıl sonlarında genişletilen liste
Buğday, gıda maddeleri, canlı hayvan, deri, yün, balmumu, pamuk, ipek, kereste, bakır, zift
Hububat, barut, silah, at, koyun, pamuk ipliği, kurşun, sahtiyan, donyağı, koyun derisi, meşin...









Olay 1 : 1567’de Osmanlı hükümeti, Ege dokumacılarına 150 bin kadar yelken bezi sipariş ettiğinde, ipliklerin Avrupalı tüccarlara satılmasından dolayı, esnaf bu kadar bezi veremeyeceğini bildirmiştir.

Osmanlı ekonomik yapısı içinde yer alan Narh Sistemi gereği fiyatların devlet tarafından belirlenmesi artan maliyet karşısında fiyatların sabit tutulması, kaçakçılığı ve dışarıya mal satılmasını zorunlu kılan nedenlerden biri oldu.

Olay 2 : 1568’de dört beş yüz İranlı tacir Kastamonu’daki Küre bakır madenlerinden oldukça yüksek ücret ödeyerek bakır alıp gitmişler, bunun üzerine yerli bakırcılar bakır bulamaz olmuşlardır. Bu durum karşısında hükümet, bakırın kaçırılmasına engel olmak için yerli bakırcıları bulundukları bölgenin kadılarından ihtiyaçları kadar bakır verilmek üzere vesika almaya mecbur etti.

Bir süre sonra Avrupa , Osmanlı coğrafyasından temin edilen ucuz hammaddenin işlenmesiyle üretilen ucuz ve bol miktarda ürünü Osmanlı pazarına sokar. Göz alıcı nitelikte boyalı kumaş, madeni eşya vb. ithal edilmeye başlar ve yerli sanayi bu bol mamul ürünle baş edemez hale gelecektir...

Avrupalı tüccarların yüksek fiyat vermesi hububat kaçakçılığına da neden olur. Kısa bir süre içinde buğday fiyatları Orta Anadolu’da 4 kat, kaçakçılığın yaygın olduğu sahil bölgelerinde 8-10 kat yükselmiştir.

Olay 3 : Keşan’da zahireleri konvoy halinde sahillere götürüp kaçakçı gemilerine  yükletenler arasında resmi memurlar vardır. Ordu için toplanan koyunların izi yolda kaybettirilmekte, sürüler sorumluları tarafından sahildeki kaçakçılara teslim edilmektedir. Bütün Rumeli ve Anadolu sahillerindeki limanlardan Avrupa gemilerine kaçak hububat yüklemesi devam etmekte iken, 1564 yılında büyük bir kıtlık başlamıştır. Bu kıtlık şiddetini artırarak 1595’de başlayan büyük isyanların en önemli nedenlerinden biri olacaktır...

B-  Parasal Bunalım : 1550-1600

Fethedilmiş topraklar –özellikle batı yönünde- bir kazanç kaynağı olmaktan çıkıp, elde tutulması giderek masraflı hale gelen bir yapıya dönüşmeye başladı. Mısır ve Suriye dışında İran sınırlarında da aynı gelişmeden söz edilebilir. Bu gelişmeye  “askeri devrimin savunma savaşlarında meydana gelen değişim” aşamasını eklemek gerekir :
Türk tehdidine en çok maruz kalan devletler, kendi mimar ve mühendislerine kulak vererek  kaynaklarını gelişmiş kale sistemlerinin yapımına akıttılar : Avusturya, Tuna havzasını, Venedik, Adriyatik önlerinden Girit ve Kıbrıs’a kadar kendi adalar zincirini ve ana üslerini; İspanya batı Akdeniz’deki bütün kıyılarını ve limanlarını tahkim etti. ..Özet 16. yüzyılın son çeyreğinden itibaren surlardan ve tabyalardan oluşan bir savunma tahkimatları kordonunun, Osmanlı’nın batıya doğru ilerlemesini durdurduğudur. O sırada bu gerçekten bir devrimdi”.[1]

Para ihtiyacı giderek artmakta, kaçakçılık önlememekte ve enflasyon sonucu paranın değeri giderek düşmektedir :

Tablo 3 : 100 dirhem gümüşten yıllar içinde basılan akçe miktarı

Yıllar
Akçe Miktarı
1491-1550 arası
420
1556
450
1598
800
1600
950
1618
1000








Parasal darlığın bir diğer nedeni ise “merkez ordunun”  (yeniçeriler) büyümesidir.

Tablo 4 : Yıllar içinde yeniçerilere ödenen maaşlardaki artış

Yıllar
Merkez ordusuna ödenen maaş tutarı
1523
122.000.000 akçe
1609
380.000.000 akçe






Maaşların yanı sıra siyasi baskı gücüne dönüşmeleri de Yeniçerilerin para sızdırmasına neden oluyordu. Tahta çıkan padişahların yeniçerilere dağıtmak zorunda olduğu “cülus bahşişi” astronomik hale geldi : III.Mehmet 1595’de padişah olurken yeniçerilere dağıttığı para 60.000 düka altın olmuştu.

Özetle :

·         Ticaret yollarının gözden düşmesi
·         Fethedilen bölgelerin masraf kapısı hale gelmesi ve elde tutulma güçlüğü
·         Merkezi ordunun (maaşlı ) sayıca çoğalması
·         Alabildiğine artan kaçakçılık, iflasa doğru sürüklenişi başlattı.

C- Çözüm Arayışı

Ekonomik bunalım içindeki devlet, darlığı hafifletmek için en kolay yola başvurdu : sipahilere (memur-asker) bıraktığı toprak gelirine el koymak. Belirli bir kirayı toprak geliri karşılığında devlete taahhüt eden işadamlarını , sipahilerin yerine koymaya başladı. Oluşan bu yeni düzende, toprağın yöneticisi durumundaki mültezim (iltizam yapan kişi/sipahinin yerine peşin ödeme yapan), sağladığı vergi geliri ile önce devlete olan borcunu ödemekte, artanı kendisi almaktadır. Bu durumda devlet eskiden sipahiye bırakmış olduğu toprak gelirini şimdi kiralayarak önemli bir kaynağa sahip çıkmakta, müteahhit niteliğindeki mültezim zenginleşmektedir. Bunun karşılığında sipahiler ortadan kalkmakta; köylü ise yatırdığı paradan mümkün olan en çoğunu çıkarmak amacındaki mültezimin eline terkedilmektedir.

Toprak üzerinde sipahinin yerini almaya başlayan mültezim tiplemesi, “en kısa zamanda en çok kar” ilkesine uygun olarak toprağı sömürmeye başlamıştır. Kaçakçılıktan ötürü hayvancılığın tarıma göre daha karlı hale gelmesi, toprakların büyük bölümünün kısa bir süre sonra meraya dönüşmesine neden olacaktır.

Ç- Ordunun Çözülmeye Başlaması

Osmanlı ordusunun temeli olan sipahilerin ellerinde tımar gelirinin alınmaya başlaması bu ordunun yavaş yavaş tasvife olmasına neden oldu.
Sipahilerin elenmesinde bir diğer etken ise tüfekli birliklerin ortaya çıkması, sipahilerin bu yeni silaha uyum sağlayamamasıdır. Askeri devrimin “piyade savaşlarında meydana gelen değişim” aşaması bu döneme rastlamış , bir yandan yeni teknolojilerin baskısına direnmeye çalışan sipahiler, timar gelirlerini de kaybedince tarih sahnesinden çekilmişlerdir.

Tablo 5 : Sipahi sayısındaki düşme

Yıllar
Tımarlı Sipahi Sayısı
1550
90.000
1600
30.000

Tımarlıların yeni toprak düzeniyle beraber çökmelerine paralel olarak, onların yerini dolduran Kapıkullarının (yeniçeri) ordudaki önemi artmıştır. Kapıkulu askerleri maaşlıydı.

Tablo 6 : Yeniçeri Sayısındaki artış
Yıllar
Yeniçeri Sayısı
1566
12.000
1574
14.000
1595
17.000
1597
30.000
1600’den sonra
70-100.000









D- Celali İsyanlarına doğru  : 1596-1610

1.     Birikmiş servetlerin toprağa yönelmesi, varolan ekonomik darlık ve karmaşayla birleşince, köylülerin, bağ, bahçe ve evlerinin mülkiyeti elden çıkarmalarına yol açmış, tarlaların daha karlı olan meralara dönüştürülmesi işsizliği artırmıştır.
2.     Tefecilik dayanılmaz bir hal almıştır : Devlet sipahilerin topladığı vergi dilimine zam yapmayıp, merkezden doğrudan aldığı vergilere sürekli zam yapmakta; köylü parayı ödeyebilmek için para aramakta, ona bu parayı ancak tefeciler vermektedir.

Olay  4 : 1602 yılına ait bir şikayetnamede belirtildiğine göre, Tokat ve çevresinde oturan yeniçeriler, köylüye ve esnafa, yüz kuruş borcu, aylığı 30 kuruş faizli olarak vermekte (yani yılda % 360 faiz), ödeyemeyenlerin evlerine, bahçelerine, tarlalarına el koymaktadırlar.

3.     Oluşan bu yeni düzende mültezimler ve ağalar, el koydukları toprakları daha az sayıda insanla işletmekte, yahut tarlayı bozarak gene daha az köylünün iş alabileceği hayvancılığa dönmektedir. Her iki gelişmenin ortak sonucu işsizlerin çoğalmasıdır.
4.     1530-1580 arasında Türkiye nüfusu % 40-50 oranında artması işsizliğin çoğalmasında bir başka etkeni oluşturur.
5.     Toprak mülkiyet düzeninin değişmesi, ekonomik darlık, tefecilik, biriken servetler, iltizam usulü gibi nedenlerle köylülerin her geçen gün artan sayılarla tarlalarının bırakmak zorunda kalmaları, hızlı nüfus artışının da katkısıyla, isyanın temel gücü olacak işsiz yığınların yaratmaktadır. Bu işsizler önce medrese öğrenciliğine, asker ocağına, bey yanında ücretli koruyuculuğa, şehirlerdeki çalışma imkanlarına yönelecekler, fakat bu alanların darlığı ve kendi çoklukları yüzünden gene de açıkta kalacaklardır.

Kaynaklar : 
Stephanos Yerasimos; Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye
İsmail Cem; Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi



[1] Thomas Arnold; “16.Yüzyıl Avrupa’sında Savaş : Devrim ve Rönesans”, Top, Tüfek Süngü, Kitap Yayınları İst.2002

MOĞOLLAR-SARI TEHLİKE

https://drive.google.com/file/d/1jbosXfTm3SLJgWd7SQDw878MnXWq2jmC/view?usp=share_link