15 Şubat 2010 Pazartesi

Perikles (Konuşma)

Perikles'in "Savasta Ölenler İçin" yaptığı konuşma...

“...Başka ulusların yasalarına bakarak kurulmamış olan bir idare şeklimiz var, başkalarını taklit etmek şöyle dursun, biz kendimiz, başkalarına örnek oluyoruz. İdare şeklimizin adı demokratia’dır. Bu ad ona birkaç kişiye değil, bütün yurttaşlara dayandığı için verilmiştir. Yasalarımız kişisel işlerde herkese aynı hakkı veriyor; devlet işlerinde herkesin alabileceği yer şu veya bu soydan oluşuna değil, gösterdiği yüksek yetenekle kazandığı üne göredir. Yurda iyiliği dokunabilecek bir yurttaşın şerefli bir yer kazanmasına da fakirliği, alçak bir sınıftan oluşu engel değildir. Devlet işlerinde çok serbest düşünüyoruz. Bu serbest düşünüşü günlük uğraşlarımızda da gösteriyor, birbirimizi eleştirmek için fırsat kollamıyoruz. Birisi bir kere gönlünün dilediği gibi iş yapmışsa ona kızmadığımız gibi başkalarını cezalandırmayan, fakat can sıkan somurtkan bir yüz de takınmıyoruz. Özel yaşayışımızda hepimizin dilediğimizi yaptığımız halde, bütün yurttaşları ilgilendiren işlerde kötü bir şey yapmak korkusuyla çok sıkı davranıyor, baştakilerin , yasaların, özellikle haksızlığa uğrayanları korumak için konulmuş olan, yasaların buyruklarından dışarı çıkmaktan çok çekiniyoruz...
İsrafa kaçmadan güzel şeyi, gevşeklik vermeyecek derecede bilgiyle uğraşmayı seviyoruz. Zenginliği gürültülü sözlerle öğünmek için değil, bir iş başarabilmek için fırsat sayıyoruz. Atina’da bir kimse için fakirlikten kurtulmaya çalışmamak utandırıcıdır. Bizde aynı adamlar hem kendi işlerine hem de devlet işlerine bakarlar; bu, şu, öteki başka bir işle uğraştığı halde bütün yurttaşları ilgilendiren meselelerdeki bilgi ve anlayışları kıt değildir. Yalnız biz Atinalılar devlet işlerine karışmayanlara, kendi işi gücü ile uğraşan sessiz bir yurttaş değil, hiçbir işe yaramayan biri gözüyle bakıyoruz. Sözlerin işler için zararlı olmadığını, yapılması gereken işlere girişmeden önce iyice bilmemenin çok kötü olduğunu sandığımızdan yapılacak şeyleri düşünüp taşındıktan sonra bir karar bağlıyoruz. Cesaretle bir işe atılmak, girişeceğimiz işi en ufak yerlerine kadar düşünmekte de başkalarından üstünüz. Öte yandan başkalarına anlayışsızlık delice bir cesaret, her şeyi enine boyuna düşünüp hesaplama ise korkaklık verir. Neyin hoş neyin zahmetli olduğunu iyice tanıdıkları halde tehlikeler karşısında yılarak geri çekilmeyenlerin çok sağlam ruhlu kimseler olduğuna inanmak gerekir...
İyilik etmekten anladığımız da birçoklarınınkinden büsbütün başkadır. İyilik görerek değil, iyilik ederek dost kazanıyoruz. İyilik edenin durumu daha sağlamdır. Çünkü yaptığı iyilik, iyilik ettiği kimseyi sevgi ile karşılığını yapmaya borçlu kılmaktadır. Yapacağı iyiliği bir sevgi eseri değil, ödenen bir borç yerine geçeceğini bildiğinden teşekküre borçlu olan sallantıdadır...
Ben geleneğe uyarak, yakışık aldığını sandığım şeyleri söyledim. Ölülerimize karşı söylenmesi değil yapılması gerekenlere gelince : bir yandan törenle gömerek onlara saygı gösterdik, bir yandan da şehir onların çocuklarına, masraflarını yüklenerek yetişinceye kadar bakmayı üzerine alacak ve onların geride bıraktıkları çocuklarına böyle bir dövüş için gözle görülür, elle tutulur bir faydası olan bir zafer çelengi ayıracak. Yüreklilik ve yiğitler için ortaya büyük ödüller koyan bir şehrin yurttaşları da en yiğit erlerdir. Şimdi herkes kendine düşen yası bitirip evine dönsün...”

Thukydides’in Peloponnessos Savaşları kitabından...

Kaynak : Siyasal Düşünceler Tarihi, Mete Tunçay, Teori Yayınları, Ankara 1985

Herodot (Alıntı)

HERODOT TARİHİNDEN BİR BÖLÜM...

Büyük Kyros’tan (Keyhüsrev) sonra Pers tahtına geçen Smerdis’i ülkenin ileri gelenlerinden yedi kişi bir düzen kurarak öldürürler...

80.Beş gün sonra, heyecan yatışınca, suikastçılar durumu ayrıntılarıyla tartışmak için toplandılar. Bu toplantıda bir takım konuşmalar yapıldı. İlk konuşmacı Otanes’ti, Pers ülkesinde demokratik hükümetin kurulmasını salık verdi. Şöyle dedi :
“Bence aramızdan birinin mutlak erki (gücü) almasının zamanı artık geçmiştir. Monarşi hoş bir şey değildir, iyi bir şey de değildir. Monarşi , bir kimsenin herhangi bir sorumluluk ya da denetim olmaksızın dilediğini yapmasına izin verdiğine göre, sağlam bir ahlak sisteminin içine nasıl yerleştirilebilir ki? Bu gibi bir yere yükseltilen insanların en iyisi bile kötüleşir-şeyleri eskiden gördüğü gibi göremez olur. Monarkın tipik kötülükleri hasetle kibirdir; haset, çünkü bu doğal bir insan zayıflığıdır-kibir, çünkü servet ve gücün aşırılığı kişiyi kendisinin insandan fazla bir şey olduğu sanısına götürür...Krallar bütün insanların en tutarsızlarıdır : onlara makul bir saygı gösterirseniz, görkemleri önünde yeterince alçalmadığınız için kızarlar; önlerinde alçalırsanız, fazla yaltaklanan bir dalkavuk diye sizden nefret ederler. Bütün bunlar yine de söylenmesi gerekenlerin en kötüsü değildir : Krallar eski geleneklerin yapısını ve yasaları çiğner, insanları yargılamadan öldürtürler...Oysa halk hükümetinde kura ile bir yönetici atanır ve makamındaki hareketlerden sorumlu tutulur. Bu nedenlerden ötürü, ben monarşiyi bırakıp, halkı iktidara geçirmeyi öneriyorum; çünkü devlet zaten halk demektir.”
81. Otanes’in ardından Megabyzus konuştu ve oligarşi ilkesini şu sözlerle salık verdi :
“Monarşinin kaldırılması için söylediklerinde Otanes’le anlaşıyorum; fakat o, siyasal erki halka vermemizi isterken yanılıyor. Çünkü kitleler beceriksiz bir yığındır-hiçbir yerde onların arasında olduğundan daha çok bilgisizlik, sorumsuzluk ve şiddet göremezsiniz. Bir kralın katilce keyfinden kaçıp da, ayak takımının eşit ölçüde düşüncesiz ceberutluğuna tutulmak dayanılmaz bir şey olurdu. Kral hiç değilse, bilinçle, bilerek ve isteyerek hareket eder; ayak takımı böyle yapmaz. Gerçekten de nasıl yapabilir ki, ona neyin haklı ve doğru olduğu hiçbir zaman öğretilmemiştir, bu gibi şeyler üstünde kendisinin hiçbir bilgisi yoktur. Kitlelerin kafasında herhangi bir düşünceleri bulunmaz; bütün yapabilecekleri, körlemesine siyasete dalmak ve önlerine çıkan her şeyi , kabarıp sel olmuş bir nehir gibi silip süpürmektir. Onun için bırakalım halk Pers ülkesinin düşmanlarını yönetsin, Pers ülkesini değil ! Biz kendimiz, belli bir sayıda, memleketin en iyi kişilerini seçelim ve siyasal gücü (erki) onlara verelim. Bizler de onların arasında oluruz; en iyi kişilerin en iyi siyaseti yürütmelerini beklemek doğal olur.”
82. Darius konuşanların üçüncüsüydü :
“Ben” dedi “Megabyzus’un kütleler üstüne bütün söylediklerini destekliyorum, fakat oligarşiyle ilgili olarak söylediklerini kabul etmiyorum. Tek yönetici : bundan iyisini bulmak mümkün değildir-yeter ki bu iş için en iyi adam olsun. Yargılaması karakterine uygun, halk üstündeki egemenliği her türlü yakınmanın ötesinde olacaktır; düşmanlara ve hainlere karşı alacağı tedbirler, öteki yönetim biçimlerinde olabileceğinden daha kolaylıkla gizli tutulabilecektir. Bir oligarşide bir çok adamın kamu hizmetinde sivrilmek için yarışmaları olgusu, şiddetli kişilik çatışmalarına yol açmadan edemez; her biri üste çıkmak ve kendi önerilerinin uygulandığını görmek isterler, böylelikle de dövüşürler. Kişisel kavgalar açık ayrılıklara, sonra da kan dökülmesine yol açarlar; işler bu duruma girince tek çıkış yolu monarşiye dönmektir-bu da monarşinin en iyi olduğunun açık bir kanıtıdır. Demokrasiye gelince, orada da yolsuzluklar zorunludur; ancak bu durumda kamu hizmetinde yer alan yiyiciler özel çatışmalara yol açmaz, yakın kişisel birleşmelere götürür: hizmet sorumluları kafa kafaya verirler ve karşılıklı olarak birbirlerini desteklerler. Şu ya da bu kimsenin halkın savunucusu olarak ortaya çıkıp da kendi çıkarlarına işleyen klikleri dağıtmasına kadar bu böyle sürer gider. Savunucu olarak ortaya atılanın eylemleri, ona kütlenin hayranlığını kazandırır ve sonunda çok geçmeden de mutlak erk (güç) ona teslim edilir- bütün bunlar, en iyi yönetim biçiminin monarşi olduğuna bir başka kanıttır....Bu yönetim biçimini saklayalım; sonra, bize geçmişte iyi hizmet eden eski yasaları değiştirmekten de geri duralım. Bunlara dokunmak, bizi ancak felakete götürür”
83. Üç konuşmada ortaya konulan üç görüş bunlardı; söz almayan dört kişi de sonuncuya oy verdi...

MOĞOLLAR-SARI TEHLİKE

https://drive.google.com/file/d/1jbosXfTm3SLJgWd7SQDw878MnXWq2jmC/view?usp=share_link